25 Şubat 2013 Pazartesi

 
 
 

Hayallerinizin sağlam olması dileğiyle..

 
 
 
 
          Bazen insan düşünür. Düşündükçe küçüldüğünü hisseder ya, işte tam o haldeyim...Düşündükçe küçülüyorum. Kocaman bir karanlık içinde uçuşuveriyor umutlarım... Ardından bakıp, tutamıyorum bile... Tutmaya kalksanız tutacak bir yer yok sizi ya da umutlarınız, hayalleriniz istemiyor sizi. Bedeninize göre değil, büyükler belki de... Belki de engeller var hayallerinize tutunmayı sağlayan; kocaman, dağlar kadar engeller... Tam ramak kalmışken tutunmaya hayallerinize veya mutluluklarınıza tersine giden birşeyler vardır hep.!
          Mutluluğun ödenmesi gereken bedelleri. Hani küçücük bir çocuk ağacın en tepesindeki elmaya ulaşmak ister ya, öyle birşey bu... Sopayla düşürmeye çalışsanız yara alır hayalleriniz, zıplasanız erişemezsiniz, korktuğunuz için başkasından yardım isteyemezsiniz hayallerinizi çalmaması için. Ulaştığınızda ise o mutluluğun tadını çıkaramazsınız hevesiniz kursağınızda kalır tam anlamıyla. Çünkü hayalleriniz artık o elma gibi kurtlanmıştır çoğu zaman ve yine ulaşamazsınız o hayallere.
        Ama herşeye rağmen ulaşılmazlıklarımız varsa yüreğimizde, hele ki bunlar bir boşluk ise yüreğimizde... Boşlukları doldurmalıyız. Hiç gerekmediği zamanlarda da gülmeyi getirmeliyiz, tebessüm ettirmeliyiz dudaklarımızı.Bırakmalıyız bu tebessümler ısıtsın yüreğimizi. Bütün acımasızlıkların üstünü örtsün ve bırakalım bu tebessümler doldursun boşlukları.!
Kübranur TUĞRUL

16 Şubat 2013 Cumartesi

 
 
 
 
 
 

             Bir parça mavi...

 
Bir gülüş izlersiniz uzaktan, hoşunuza gider... Daha sonra bu gülüşün masumiyetini renklerde aramak istersiniz, ben gülüşümü mavide arıyorum. Mavi demek huzur demek uzak demek mavi bana göre en kutsal renk demek . Yapılan bütün haksızlıklara karşı direnmek demek, umut demek... Umutlarınızın mavi olması dileğiyle..
  



Ne kadar yalnız kalmaktan korkuyor bile olsak, hayatta değişemeyeceğimize inandığım şeylerden biri yalnızlık... Çünkü insan ancak yalnız kaldığında kendi ile tanışmış olur. İyi dinlemeler...:)

HASAPİKO NEDİR???

Hemen hemen herkes tarafindan sirtaki ismiyle bilinen dans'tir.

Dünyanın en kolay aynı zamanda da en zevkli danslarindan birisidir. Oldukça basit bir ritmi ve standartlasmıs figürleri vardır. Hasapiko'nun temeli bir rivayete göre Bizans döneminin kasaplarına, bir rivayete göre de Osmanlı Sarayı'nın Arnavut kasaplarına dayanır.
Kasaplar tarafindan, hayvan kesimleri esnasinda, belki kesilen hayvanlardan özür dileme, belki verilen nimetler için Tanrıya sükretme eğilimiyle yapılan bazı ritüellerin bu dansın çıkış noktası oldugu söylenir.
Daha sonraki yıllarda İzmir ve çevresindeki kahvehanelerde, tekkelerde müzik eşliğinde ve çok yavas bir kasap temposu içerisinde yapılmaya başlanan bu dans, mübadele ile Yunanistan'a taşınmış ve Yunanistan'da daha da gelişerek bugünkü halini almıştır.

Baharlıkları yerleştirmek isterdim göz bebeklerine zamanın kamçısına... Yeşillikleri sermek isterdim o vakit kör kuyuya düşmüş düşüncelerine... okyanusun en koyu mavisini getirip avuclarına bırakmak isterdim..... Sonra al kana kana iç yüreğimdeki kirletilmemiş saf suyu ve kalk benim için savaş diyebilmek isterdim... O acizliğime sığdıramadım isminin her bir harfini hep süsledim yalnızlığımı fark ettirmedim.. Gizledim senli masalımı, hayallerimi fark etmedin ve o an yüceleştim sanki gözlerin gözlerime değdiğinde hissetmedin mi ellerinde atan kalbimi?  Oysa nasılda selamlar gibi uzatmıştım sana Güpegündüz, ulu orta, akşamın üstünde...